KORONA VE HİCRÎ MUHARREM AYI

Evet, 2020 yılının şubatında bu illetle tanıştık. Hangi güçlerin plan ve oyunudur bilinmiyor ama bilinen bir şey var: İnsanlık, insanlığını unuttu. İslâm dünyası desen 41 parçaya bölünmüş; kimileri peygambersiz ve ibadetsiz bir din ararken, kimileri de “Kur’ân’ın şu şu âyetleri bu zamanda uygulanmaz, ekonomiye uymuyor” derken insanlık ve İslâm dünyası çok şımardı. Geçmiş peygamberlerin bazılarının ümmetlerinin başına gelen musîbetlerden hiçbir ders çıkarılmadı. Şimdi ise beterin beteri geldi: Bu kadar teknoloji ilerlemişken korona illetine çâre bulamayan bir dünya, gözle görülemeyen ve elle tutulamayan ufak bir virüs karşısında çâresiz kaldı. Aslında bu mikrobu dünyaya servis eden güçlerin elbette bir planı var. Bizim bilim adamlarımız da televizyonlarda, masa başında ahkâm kesiyor.
Birilerinin bu virüse karşı ilaç için çabaları var. Bu doğrultuda çalışanların önünü kesmeye çalışan lobilerin kiralık kalemleri de iş başında. İnşallah ilaç bulunur da çağımız bu illetten kurtulur.
Gelelim hicrî yıl başına. İslâm âleminin zâten haberi yok, bazı Arap ülkeleri İsrâil’in peşine takılmış, bazıları da çöle sun’î deniz yapıp ikinci-üçüncü eşleriyle sefâ yapmakta. Allah uyanmayı nasîb eylesin.
Bugün “10 Muharrem Aşûre Günü.” “Aşûre”, ‘aşere’den gelen 10 peygamberin çeşitli olaylardan Allah’ın izni ile kurtuluş günüdür. Bunlar tamamen unutulup Kerbelâ Hâdisesi’ne uyarlandı. Tabi ki Hz. Hüseyin’in şehâdeti de o tarihlerde olduğu için büyük mûcizeler sümen altı edildi. Bugün vatandaşımız aşûrenin târihini bilmiyor. Hz. Hüseyin için yapılıp kutlandığını biliyor. İslâm ümmeti uyuyor ve uyutuluyor. Hangi Müslüman, ehl-i beyti sevmez. Tabi ki sever. Sevmeyenden zâten Müslüman olmaz. Tasavvuf târihinde de bunlar birilerinin aymazlığı ile ve Şia’nın târih boyunca ehl-i sünnet aleyhtarlığının altında bunlar yatar. Bu da işin özünde sünnetullâha muhâlefet edip asr-ı saâdetin temellerini dinamitlemektir.
Nübüvvetin önünü kesmek, Hz. Ebû Bekir’in hilâfetine itirazdır, hakikatte bunlar vardır. Şîa bunların peşindedir. Aynen kemalistlerin durumu gibidir. Gerçek ehl-i beyt taraftarlarında bu gizli plan yoktur. Sadece Hz. Ali ve ehl-i beyt sevgisi vardır. Ama eskiden beri aşılanmış -aynen virüs gibi- Muharrem orucu 2 gündür. Mâtem orucu diye bir oruç yoktur. Bu şîa’nın uydurmasıdır. Peygamberimiz (sav) fâizi ve kan davasını kaldırırken “yas” 3 gündür buyurmuştur. Gerisi yanlış ve harama götürür. Şîa bu kîni diri tutup yaşatıyor.
Hülâsa kardeşlerim! Ehl-i beyti sevelim, onların rûhlarına Kur’ân okuyalım, Muharrem ayının “9 ve 10’unu” veya “10 ve 11’ini” oruçlu geçirelim. Muharrem ayının İslâm âlemine hayırlar getirmesi dileğiyle.